Ozon Gazının Keşfi ve Tarihçesi
20 Nisan 2020 2020-08-08 1:56Ozon Gazının Keşfi ve Tarihçesi
Ozon Gazının Keşfi ve Tarihçesi
1840 yılında C. F. Schönbein tarafından ozonun keşfedilmesinden sonra, 1860 yılından itibaren birçok yerde yüzey ozon ölçümlerine başlanmıştır. 1913 yılında, ultraviyole ölçümleri sonucunda ozonun en fazla stratosfer tabakası içinde olduğunun belirlenmesinin ardından, ilk atmosferik ozon gözlemleri 1920’li yıllarda gerçekleşmiştir. 1934 yılından itibaren 20 km civarındaki maksimum ozon konsantrasyonunun balonlu ölçüm cihazları ile ölçümüne başlanılmasından sonra, 1950’li yılların sonuna doğru düzenli ozon gözlemlerine başlanmıştır.
Ozonun Tarihçesi
167 yıldır tıbbın hizmetinde olan ozonun ya da oksijenli suyun yararları ilk kez İsviçre’de 1840 yılında Alman kimyacı Christian Friedrich Schönbein tarafından keşfedildi ve Yunanca ‘kokan’ anlamına gelen ‘ozein’ kelimesinden türeterek ozon ismini verdi.
Doğal bir molekül ozon ‘Aktif Oksijen’ olarak da bilinmektedir. Ozon (O3) molekülü, üç adet oksijen
atomunun birleşmesiyle oluşmuş, stabil olmayan bir gaz molekülüdür.
Kronolojik Olarak Ozonun Kullanımı
- 1856 yılında ameliyathane dezenfeksiyonunda kullanıldı.
- 1860’da Monaco’da su dezenfeksiyonunda kullanıldı. Bakteri ve virüsleri öldürmesinin yanı sıra sudaki koku ve kötü tadı da ortadan kaldırdığı keşfedildi ve içme suyunda dezenfektan olarak kullanıldı.
- 1900 yılında, ilk ozon jeneratörü patentini Nicola Tesla aldı.
- 1909 yılında et ürünlerinin soğuk depolanması için yiyecek koruyucu olarak kullanıldı.
- 1915’de Dr. Albert Wolf 1. Dünya Savaşı sırasında kangren ve yaraları ozon yardımıyla tedavi etti.
- 1926’da Dr. Otto Warburg Berlin’de kanserin hücre düzeyinde oksijen azlığından meydana geldiğini bildirip, bu buluşu ile 1931 ve 1944’te Nobel ile ödüllendirildi.
- 1939 yılında ozonun meyve depolarında maya ve küfün yayılmasını önlediği keşfedildi.
- 1957’de Dr. J. Hansler kendi medikal ozon jeneratör patenti aldı.
- 1977’de Dr. Renate Viebahn ozonun vücuttaki etkilerini teknik olarak açıkladı.
- 1979’da Dr. George Freibott ilk AIDS hastasını ozonla tedaviye aldı.
- 1980’de Dr. Horst Kief, ozonla AIDS tedavisinde başarı kazandığını öne sürdü.
- Ozon, 1992’den bu yana da Rusya’da yanık tedavilerinde kullanılıyor.
- 1998’den bu yana Türkiye’de Kızılay Altıntepe Araştırma Hastanesi’nde ve bazı muayenehanelerde kullanılmaya başlandı.
- 1999 yılında elektron mikroskobunda Salmonella enteritidis’e ozonlu su ile müdahale edildiğinde hücre membranlarının bozulduğu tespit edildi.
- 2000’li yıllarda su fabrikaları ağırlıklı olmak üzere pek çok fabrikada kullanılmaya başlandı.
- 2005 yılından itibaren günlük yaşantımızda birçok alanda kullanılmaya başlandı.
Ozonun GRAS statüsünün tarihçesi
- 1982’de FDA ozonun ambalajlı sudaki kullanımının GRAS statüsünde olduğunu açıkladı.
- 1995’te FDA ozonun ambalajlı sudaki kullanımını değişiklik yapmadan GRAS statüsünü yeniledi.
- 1997 IEP (Endüstri Uzmanları Panelinde),(Industry Expert Panel) ozonun GRAS statüsü açıklandı ve FDA’nın gereksinimlerini karşıladığı belirtildi. Düzenleyiciler daha sonrası için ozon kullanımının kontrolü yetkisini aldı.
- 1999 USDA (Birleşik Devletler Tarım Dairesi) etlerde ozon kullanımı üzerine hazırlanan protokolü 1982’de FDA’nın “ozonun sudaki kullanımı dışındaki tüm kullanımlar Food Additive Petition tarafından düzenlenmelidir” ifadesi sebebiyle reddetti.
- 2000 yılında FDA ve USDA ozonun hem suda hem havada kullanımına onay verdi.
- 2002 yılında USDA ozon final raporunda ozonun gıdada sıvı çözelti ve gaz halindeki kullanımına geniş yer verdi.
Dünya Meteoroloji Teşkilatı (World Meteorological Organization-WMO), zaman içerisinde ozon tabakasının yok olması ile ilgili açıklama ve tartışmalarda lider bir rol üstlenmiştir. Ozon tabakasındaki tahribatın önlenmesi için tedbirler alınmasına yönelik gereken çalışmaları gündeme getirmek amacıyla, ilk defa 1975 yılında hükümetler arası ozon tabakası genel değerlendirme raporu yayınlanmıştır. O zamandan beri Dünya Meteoroloji Teşkilatı 7 büyük ozon değerlendirme çalışmasının hazırlıklarını organize etmiştir. En son yapılan değerlendirme çalışması 2002’de yayınlanmıştır. Bu değerlendirme çalışmalarına dayalı olarak, dünya ülkeleri 1985’te “Ozon Tabakasının Korunmasına İlişkin Viyana Sözleşmesi”ni ve 1987’de de “Ozon Tabakasının Korunmasına Dair Montreal Protokolü”nü imzalamışlardır. Bütün bu sözleşme ve protokoller, Birleşmiş Milletler şemsiyesi altında küresel çevre sorunlarının çözümüne yönelik yapılan çalışmaların başlangıcını oluşturmuştur.